Yazar Mustafa Kutlu, bugün Yeni Şafak’ta kaleme aldığı “Ver kurtul” isimli köşe yazısında cömertliğin güzelliklerinden ve insana kazandırdıklarını konu edindi. Yazısına zengin ve defalarca kez hacca giden bir adamın hikayesiyle başlayan Kutlu, “Öyle ki serveti yedi sülalesine yeter. Gidip kapısına dayanıyor: “Efendi şurada bir hayırlı iş vardır, yüz lira verirseniz bitecek” diyorsun. Değil yüz lira, yüz milyon lira verse bir şeyi eksilmeyecek olan adam size dünyaları bağışlıyormuş gibi kasılarak elini cebine atıp bir on lira çıkarıyor. Yahu şimdi ben bu adama ne diyeyim.” dedi.
MAL MÜLK SAHİBİ İNSANLARI BUNU UNUTMASIN
Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “…Altın ve gümüşü (genel olarak parayı ve serveti) biriktirip saklayarak Allah yolunda infak etmeyenler yok mu, işte onlara acı bir azabı müjdele” (Tevbe 9/34).” buyurduğunu belirten yazar, servet ve mal mülk sahibi insanlara unutmaması için şu satırları yazdı;
Hz. Peygamber’den bir şey istenilip de “Hayır” dediği vaki olmamıştır. Ayrıca cömert olmak için illâ zengin olmak da gerekmez. Elbette ki beş parmağın beşi bir değil. Her kişi cömertlikte aynı seviyeyi tutturamaz. Cömertliğin ilk derecesi sehâ’dır; sonra cûd gelir; en son mertebesi ise îsâr’dır.
Malının bir kısmını verip bir kısmını kendine ayıran sehâvet sahibidir. Malının çoğunu bağışlayıp az bir kısmını alıkoyan cûd sahibidir. Kendisi muhtaç olduğu hâlde elinde bulunan imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak üzere kullanan fedakâr kişi ise îsâr sahibidir.
Günümüzde cömertliğin neredeyse ‘enayilik’le bir tutulduğuna dikkat çeken yazar Kutlu, “Modern hayat insanın insanla münasebetini kesiverdi. Araya âletleri, kurumları, yasaları koydu. Adam bu gibi işleri devlete, hükumete, belediyeye havale edip işin içinden sıyrılıyor. “Öyle ya, madem vergileri topluyor, yoksulun hakkını da ödeyiversin” diyor.” şeklinde yazdı.
CÖMERTLİĞE KARŞI TEŞEKKÜR BİLE İSTENMEMELİ
Bir insanın utanma duygusu, kanun emri, devlet zoru, çıkar hesabı, sınıf menfaati, korku belası ile cömert olamayacağını belirterek infak denen şeyin gönül rızasına bağlı olduğunu ifade etti. Bir insanın yaptığı cömertliğe karşı bırakın bir hizmeti bir teşekkür bile beklememesi gerektiğini belirterek şu satıları kaleme aldı;
Dünya bir misafirhanedir; bir gölgelik.
İnsanoğlu göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir ömrü yaşıyor.
Cenab-ı Hak “Sen infak et ki, ben de sana infak edeyim” buyuruyor. Seni dünyaya zincirleyen bağlardan, ağırlıklardan kurtul, verdikçe ferahlayacak, hafifleyeceksin.
“Veren el alan elden üstündür” denilmiş. Burada cömert zenginler için bir müjde var.
Hz. Peygamber “Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır” buyuruyor. Bunu bir köşeye yaz. Unutma.
Vay ki mal hırsı ile yanıp-tutuşana.
Kul “malım, malım” der durur. Hâlbuki onun malından kendisine düşen sadece şudur: Yiyip tükettiği, giyip eskittiği, verip kurtulduğu.
Hadi be birader:
Ver kurtul.
GÜNDEM
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024