Afrika, dünyanın en fakir uluslarının paradoksal bir şekilde en zengin doğal kaynaklar üzerinde yaşadığı muazzam bir kıta. 1.3 milyar kişinin yaşadığı topraklarda geniş petrol, gaz ve kobalt, altın ve elmas gibi maden yataklarının yanı sıra palm yağı, kakao, çay, kahve ve vanilya gibi endüstriyel üretimde çok kritik ürünler var. Durum böyle olunca son yıllarda Afrika tüm dünyanın ilgisini üzerine çekmiş durumda. Tabii kıtanın sömürge geçmişi, buradaki birçok ülkeyi yeniden eski günlere dönmek konusunda tedirgin etmeye yetiyor. Bu nedenle de Burundi, Ruanda, Tanzanya, Namibya, Kamerun, Gabon, Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Nijerya, Togo, Gana, Yeni Gine gibi ülkeleri geçmişte sömürgeleştiren Almanya ile Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan ve Eritre’yi sömürge olarak yıllarca yöneten Fransa kıtada etkileri olsa da hoş karşılanmayan Avrupa’nın iki lokomotif ülkesi. Avrupa’ya yönelik bu tedirgin pozisyon kıtayı ABD, Rusya, Çin gibi devlerin hedefi haline getirirken son yıllarda yayınlanan uluslararası raporlar bu süper güçlerin arasından sıyrılmayı başararak Afrika’da büyük bir nüfuz sahibi olan Türkiye’yi konu alıyor. Bunun son örneği de AB Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (EU Institute for Security Studies) tarafından yayınlanan rapor. Burada açık bir şekilde Türkiye’nin uyguladığı strateji övülüyor ve Avrupa Birliği’nin bundan dersler çıkarması gerektiği belirtiliyor.
1998’DE ATILAN KRİTİK ADIM
Aslında Türkiye’nin Afrika stratejisinin AB tarafından bile imrenilecek bir atılım olarak görülmesinin temelleri 1998 yılına dayanıyor. O donemde iktidarda olan ANASOL-D hükümeti tarafından Afrika Eylem Planı‘nın başlatılmasından bu yana yeni bir eksene girildi. 2005 yılında Ankara’nın o yılı “Afrika yılı” ilan etmesi ve 2008 yılında Türkiye’nin Afrika Birliği‘ne stratejik bir ortak olarak kabul edilmesiyle Türkiye’nin Afrika ile ilişkileri ivme kazandı. 5 yılda bir düzenlenen Türkiye-Afrika Ortaklık Zirveleri‘nin sonuncusu İstanbul’da yapıldı. Afrika‘da 2002 yılında 12 olan Türk büyükelçiliği sayısı bugün 44’e ulaştı. Türk Hava Yolları şu anda 60’tan fazla Afrika noktasına uçuyor. Son yirmi yılda Türkiye ile Afrika arasındaki ticaret 5.4 milyar dolardan 40 milyar doların üzerine çıktı. Bu stratejiye Türkiye’yi Osmanlı geçmişinden dolayı bir “Afro-Avrasya” devleti olarak tasvir eden bir anlatı da eşlik ediyor. Tabii bu noktada Türkiye’nin önemli bir rakibi de var. Çin, yıllardır Afrika kıtasında önemli bir nüfuz yaratmak için çaba gösteren ülkelerin başında geliyor. Birçok ülkede çok önemli Çin yatırımları mevcut.
EGEMENLİĞE SAYGI PRENSİBİ
Afrika’da yayınlanan The Nation gazetesi “Türkiye, Çin’in Afrika’daki ekonomik saltanatına nasıl karşı koyuyor?” analizinde daha önce Çinli firmalara verilen bazı ihalelerin, bu sektörde hala rakipsiz olan Pekin‘in yeni rakiplere zemin kaybetmeye başlamasıyla Türk şirketlerine gittiği vurgulandı. Bu durum, Dünya Bankası‘nın Afrika’nın nüfusunun hızla artması ve kentleşmenin etkisiyle altyapı harcamalarına olan talebin 2040 yılına kadar yılda 300 milyar ABD dolarına ulaşacağını açıkladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı‘nın (TIKA) 22 ofis kurması ve Maarif Vakfı‘nın onlarca ülkede 200’e yakın okul işletmesi ile Türkiye uzun zamandır Afrika’da güçlü bir varlık gösteriyor. Bu durum Türk inşaat projelerinin çoğalmasına yol açtı. Türkiye Müteahhitler Birliği, Türk inşaat firmalarının şu anda Afrika’daki uluslararası inşaat işlerinin yüzde 20’sinden fazlasını yürüttüğünü belirtiyor.
Uluslararası raporlarda Türkiye’nin uyguladığı strateji ‘bromans‘ olarak nitelendiriliyor. Bu kardeşlik (brotherhood) ve aşk (romans) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Burada en kritik olan ise Türkiye’nin sömürgeleşme travmasını atlatamayan bu ülkelere ‘egemenliğe saygı’ prensibiyle yaklaşması. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Genel Sekreteri Wamkele Mene, “Türkiye hiçbir sömürge bagajı olmadan geliyor. Bu bir avantaj” diyor.
AFRİKA İLE YAKINLAŞMANIN KİLOMETRE TAŞLARI
1998
Afrika Eylem Planı Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından sunuldu
2005
“Afrika Yılı” Olarak İlan Edildi 2005 Türkiye’ye Afrika Birliği (AU) tarafından gözlemci statüsü verildi.
2008
Türkiye, Afrika Birliği’nin stratejik ortağı oldu 2008 1. Türkiye-Afrika Zirvesi, İstanbul
2011
Türkiye’nin Somali’de birincil aktör olarak ortaya çıkışı
2014
2. Türkiye-Afrika Zirvesi, (MalaboEkvator Ginesi)
2021
3. Türkiye-Afrika Zirvesi, (İstanbul)
AFRİKA’NIN SÖMÜRGECİLİK KARŞITI HAYIRSEVER AĞABEYİ
Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından düşünce kuruluşu Stiftung Wissenschaft und Politik’e hazırlatılan ‘Türkiye’nin Afrika’daki Güvenlik Ayak İzini İncelemek‘ başlıklı raporda Türkiye’nin Afrika hamlelerinden çıkarılabilecek dersler sıralandı. Alman haber ajansı Deutsche Welle de Türkiye’yi Afrika’nın sömürge karşıtı cömert ağabeyi olarak tanımlayan detaylı bir analiz yayınladı. The Economist ise “Türkiye Afrika’ya büyük bir diplomatik ve kurumsal atılım yapıyor. Mühendisler ve dizilerin yanı sıra silahlar ve askerler de gönderiyor” diyerek bu çabaları övdü. Atlantic Council, “Türkiye’nin Afrika’ya yaklaşımı NATO’nun gelecekteki angajmanına ışık tutabilir” diyerek NATO’nun Afrika’daki etkisinin Türkiye ile gelişebileceği yorumunu yaptı.
TÜRKİYE’NİN AFRİKA’DAKİ AYAK İZLERİ
Türkiye’nin kıtada artan etkisi, genellikle stratejik ticaret yolları üzerinde yer alan limanlar, demiryolları, enerji tedariki ve havaalanları gibi altyapı projelerine yapılan yatırımları içeriyor. Bu yatırımlar genellikle ek ekonomik faaliyetlere yol açan uzun vadeli işletme imtiyazlarını mümkün kılıyor. Daha sonra, birçok ülkede oteller, konferans binaları ve spor sahaları gibi ticari varlıklara önemli yatırımlar yapılıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından iş konseylerinin yaygınlaştırılması, özel-kamu ortaklıklarını ve yatırımlarını teşvik ediyor.
25 OKULDA AFRİKALI ÖĞRENCİLERE TÜRKÇE EĞİTİM
Türkiye’nin Afrika ile yakınlaşması, daha önce burada etki alanı kurmak için yüzlerce eğitim kurumu açan FETÖ’nün okullarının kolaylıkla Ankara’ya devredilmesini sağladı. Şimdi “Maarif okulları” olarak anılan bu okullar 25 Afrika ülkesinde yaklaşık yirmi bin öğrenciye Türkçe eğitim veriyor. Son on yılda Afrika‘dan 20 bine yakın öğrenci Türkiye’de üniversite okumak için burs aldı. Bu okullardan mezun olan öğrenciler Türkiye-Afrika arasında ticareti geliştirmek için kurulan birçok şirkette yönetici olarak kolaylıkla iş buluyorlar.
TÜRK DİZİLERİ AFRİKA’DA ÇOK POPÜLER
Türkiye’de çekilen dizi ve filmler Afrika’da Netflix gibi platformlarda en çok izlenen yapımlar arasında yer alıyor. Birçok Afrikalı Türkçeyi bu dizilerden öğrendiklerini söylüyor. Bu dizilerin Nijerya ve Uganda gibi birçok Afrika ülkesinin sosyokültürel yapısını bile etkilediği belirtiliyor. Muhteşem Yüzyıl, Uganda televizyonuna geldiğinde büyük bir izleyici kitlesi bularak Türk ürünlerine yönelik artan bir talep yarattı. İtalya’daki Girona Üniversitesi’nden Sebastián Ruiz Cabrera tarafından yayınlanan bir makale “Türk-kültürel ürünlerinin Afrika’ya yönelik dış politikası üzerindeki etkileri: Kenya, Mozambik ve Senegal’de bir yumuşak güç örneği olarak Türk dizileri” başlığını taşıyordu.
AB RAPORUNDA YER ALAN ANALİZ: ‘TÜRKİYE İLE YAPICI ORTAKLIK ŞART’
Chaillot Raporu adı verilen AB raporu Türkiye’nin dünyadaki dört farklı bölgedeki varlığını ve bu bölgelerle etkileşimini inceliyor: Batı Balkanlar; Güney Kafkasya; Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Körfez bölgesi ve Afrika. Raporun en geniş yer ayırdığı yer ise Afrika kıtası. Türkiye’nin artan etkisi bu bölümde Türk Hava Yolları’nın kıtanın en ücra köşelerine yaptığı uçuşlar, hemen hemen Afrika’daki tüm ülkelerle imzalanan güvenlik iş birliği anlaşmaları, İHA ve zırhlı satışları, Türkiye’nin eğitim kurumlarında okuyan binlerce Afrikalı öğrenci ve diplomatik ziyaretlerin giderek artan sıklığı örnek gösteriliyor. Raporda şu ifadelere yer veriliyor:
İTALYA ANKARA İLE ORTAK STRATEJİ PEŞİNDE
Nijer, Mali ve Gabon‘da Fransa’ya sempati duyan rejimlerin yakın zamanda devrilmesi ve bununla birlikte Fransız güçlerinin geri çekilmesi Fransa’nın Batı Afrika’daki tarihi siyasi ve ekonomik etkisini ciddi şekilde zayıflattı. BBC’ye göre bu durum Afrika‘da bir etki alanı oluşturmak isteyen İtalya‘nın iştahını kabartmış durumda. İtalya’nın yeni Başbakanı Meloni‘nin Türkiye’ye ocak ayında yaptığı ziyarette Afrika‘da Türkiye ile ortak hareket etme isteğini dile getirdiği biliniyor.
AFRİKA DÜNYADA NEDEN BU KADAR İLGİ ÇEKİYOR
‘Yükselen Afrika‘ için reel gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesinin 2024 ve 2025 yıllarında sırasıyla ortalama %3.8 ve %4.2 olması bekleniyor. Bu oran, %2.9 ve %3.2 olarak öngörülen küresel ortalamalardan daha yüksek. Yani Afrika, Asya’dan sonra en hızlı büyüyen ikinci bölge olmaya devam edecek. Bu da tüm dünyanın ekonomik açıdan bu bölgede iş yapma iştahını artırıyor.
GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024